بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
فَلَمَّا أَحَسَّ عِيسَى مِنْهُمُ الْكُفْرَ قَالَ مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اللهِ آمَنَّا باللهِ وَاشْهَدْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ
(Âli İmran,52)
Değerli Mü’minler!
Hz. İsa (a.s), Peygamber Efendimiz (s.a.v)’den bir önce gelen peygamberdir. Hiç evlenmemiş olan ve Yüce Allah’ın kudreti ile gebe kalan iffet abidesi Hz. Meryem’in oğludur. Beyt-i Makdis’e birkaç kilometre uzaklıkta bulunan “Beyt-i Lahm” köyünde Aralık ayının yirmi dördüne rastlayan Çarşamba gecesi doğmuştur. Birbaşka rivayete göre Kudüs yakınlarındaki Nâsıra’da dünyaya gelmiştir. Büyük peygamberlerden biri olan Hz. İsa, bazı batılı tarihçilere göre, kendi doğum yılı kabul edilen “milât”tan üç veya beş sene kadar önce dünyaya gelmiştir. Otuz yaşına gelince, kendisine Allah tarafından mukaddes kitap İncil ve peygamberlik görevi verildi. Yahudileri doğru yola çağırdı, kendilerine güzel öğütler verip büyük mucizeler gösterdi fakat pek az insan iman etti. İnanan bu insanlara “Havarî’ler” dendi ve bunlar on iki kişiden ibaretti.
Hz. İsa (a.s), bir süre annesi ile beraber Ürdün’e bağlı “Nasıre” köyünde oturduğundan dolayı kendisine bağlı olanlara “Nasara” ve dinlerine de “Nasraniyet” denilmiştir. “Hıristiyanlık” ismi ise tarihte ilk defa Miladî 43-44 yıllarında Antakya’lı müşrikler tarafından kullanılmıştır. Şöyleki, Antakya yöresine gelip dinlerini yaymak isteyen Pavlos ve Barnabasla alay etmek için Antakyalı müşrikler, onlara Mesîhî anlamına gelen “hıristiyan” ismiyle hitap etmişlerdir.
Muhterem Müslümanlar!
Yeni dinin tebliğinden rahatsız olan Yahudiler, Hz. İsa (a.s)’ı öldürmeye karar verdiler. Ona benzettikleri bir adamı tutup Kudüs’te darağacına astılar. (1) Yüce Allah, Nûh’u tûfandan, İbrâhim’i Nemrut’tan, Mûsâ’yı Firavun’dan kurtardığı gibi İsa’yı da, onu öldürmek isteyen yahudilerin elinden kurtarmış, otuz üç yaşında iken kendi katına kaldırmıştır. Dolayısıyla Hıristiyanlık, Hz. İsa’ya ilk olarak inanan havârilerin kabullerinden oluşmaktadır. Aslında Kur’an-ı Kerim’in ifadesine göre, Hz. İsa’nın tebliğ ettiği din, hıristiyanlık olmadığı gibi havâriler de hıristiyan değildi. Zira onlar saf ve temiz müslümanlardı: ‘Biz Allah’a iman ettik; şâhid ol ki biz müslümanlarız.” (2) demişlerdi. Sonra İslâm’dan ferâgat edilerek, özellikle Pavlos’un ve bazı mühtedî rolündeki yahûdilerin kasıtlı, bazı câhillerin de tahrifleriyle hıristiyanlık adı altında yeni bir din ortaya çıktı. Yahudi ve putperest olan Romalıların Hz. İsa’ya bağlı olanlara karşı amansız düşmanlıkları dolayısıyla da Nasraniyet üç yüz sene kadar genişleyemedi. Bu süre içinde de asıl özelliğini yitirmiş, İlâhî bir din olmaktan çıkmıştı. Nitekim Yahudiler, Hz. İsa (a.s)’nın hayatına kastettikleri gibi, tebliğ ettiği dine de pek çok saldırıda bulunmuşlardır. İçlerinden bazıları görünüşte Hristiyanlığı kabul ederek dindarlarla dostluk kurmuş ve halkın bilgisizliğinden faydalanarak Hz. İsa (a.s)’ın tebliğ etmiş olduğu dini değiştirmişler, Nasraniyeti akıl ve hikmete aykırı bir hale sokmuşlardı. Bir diğer taraftan Hıristiyanlar da Hz. İsa’dan sonra kendi dinlerini bir çeşit putperestlik anlayışa doğru kaydırıp azizlere, havârîlere ve râhiplere tapmaya başladılar. Kiliselerine sözüm ona Hz. İsa, Hz. Meryem, havâriler, melekler ve hûrilerin heykellerini yerleştirdiler. 431 yılında Papa Kurulu bir araya gelerek Hz. İsa’nın Tanrı olduğunu ve Hz. Meryem’in de “Tanrı’nın anası” olduğu akîdesini resmen kabul ettiler.
Kıymetli Kardeşlerim!
Roma imparatoru Konstantin, Hz. İsa (a.s)’nın doğuşundan 310 sene sonra, siyasî bir maksada dayanarak Hz. İsa (a.s)’a nisbet edilmiş olan bu muharref dini kabul etti ve bu kabulün sembolü olarak da bayraklarına hac işareti koydurdu. Konstantin, eski Bizans kasabasının bulunduğu yerde Konstantiniye (İstanbul) şehrini kurdu. Hükümet merkezini de, Roma’dan buraya nakletti. Bu tarihe kadar Mukaddes İncil’in asıl nüshaları kaybolmuş, İncil adına elde sadece Havarî’lerle onların talebeleri tarafından kaleme alınan birçok risale ve tarih kitabı kalmıştı. Bundan dolayıdır ki bugün Hıristiyanlar arasında fikir ve uygulama planında pek çok ayrılık mevcuttur. Konstantin’in emri ile “İznik” şehrinde bir din meclisi toplandı. Bu meclisin binden fazla üyesi vardı ve birçoğu da birbirinin dilini bile anlamıyordu. Yüzlerce risale ve kitaplardan yalnız dördü, hem de üyelerin sadece bir kısmı tarafından seçildi ve Kutsal İncil olarak kabul edildi.
Aziz Cemaatim!
Kur’an diliyle ifade edecek olursak; Hz. İsa (a.s.), dünya ve âhirette şerefli ve Allah’a yakın olanlardandır,(3) kendisinde başkaları için hayır ve bereket bulunan biridir, (4) beşikte iken konuşmuştur. (5) Bir rasûldür, (6) hakikatin sözüdür. (7) Sâlihlerdendir, (8) muhâtaplarına “beni ilâh edinin” dememiştir, (9) kendisine insan olmanın dışında bir sıfat izâfe etmek isteyenlere “kul” olduğunu hatırlatmıştır. (10) Kendinden önce gelen peygamberleri ve kutsal kitapları tasdik edip doğrulamıştır. (11) Kendisi ve annesi Hz. Meryem birer mûcize oldukları gibi, (12) peygamberliği de bir mûcize ve rahmettir. (13) İsrâiloğullarına bir ayet, bir delil kılınmış, (14) muhâtaplarına belgeler ve hikmet getirmiş, (15) Allah tarafından Rûhu’l-Kuds ile desteklenmiştir. (16) Allah, kendisine Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiş, (17) inkâr eden Yahudiler onun dili ile lânetlenmiştir. (18) Allah’ın izni ile ölüleri diriltmiş, hastalara şifa vermiş, balçıktan kuşlar yaparak onlara can vermiş, anadan doğma körü, alaca hastalığına tutulmuş kişiyi iyileştirmiş, İsrâiloğullarının yediklerini ve evlerinde sakladıkları şeyleri kendilerine haber vermiştir. (19) Kulluk görevlerini bizzat yaptığını muhâtapları olan insanlara ifade etmiş, Allah’ın kendisine namaz kılmayı, zekât vermeyi, annesine iyi davranmayı emrettiğini açıklamıştır. (20) En nihayet Hz. Muhammed (s.a.s.)’in geleceğini müjdelemiştir. (21)
Allah’ın selamı Efendimiz Habibullah ve İsa Ruhullah ile bütün Enbiyaullah hazeratının üzerine olsun.
Not: İslam İlmihalinden (Ö.N. Bilmen) İstifade edilmiştir.
03.12.2012
Göteborg/İsveç
Kaynakça
1- Nisa, 157.
2- Âli İmran, 52.
3- Âli İmran, 45.
4- Meryem, 31.
5- Âli İmran, 46.
6- Nisa, 156.
7- Meryem, 34.
8- Âli İmran, 46.
9- Maide, 116.
10- Meryem, 30.
11- Maide, 46.
12- Mü’minun, 50.
13- Meryem, 21.
14- Zühruf, 57.
15- Zühruf, 63.
16- Bakara, 87.
17- Maide, 110.
18- Maide, 78.
19- Maide, 10.
20- Meryem, 33.
21- Saf, 6.